Lilypie Fifth Birthday tickers

Lilypie Fifth Birthday tickers

17 Ocak 2011 Pazartesi

Geçmiş zaman olurki:)

Ege doğduktan sonra kendimce aldığım notlardan derledim, günlük gibiydi o zamanlar. Oğluşumun ilk yılından hatıralar:)

5 Ocak 2007 / Ege üç haftalık
Ege saat 01.00 da kalktı 03.00 da yattık.
Saat 05.45 te kalktı 07.00 de yattık.
Saat 09.00 da kalktı 10.00 da yattık.
Saat 12.30 da kalktı…………………………………….

Oğluşumla sabah keyfi yaparken

Beyefendi kucaktan inmek istemediğinden ve çok ağırlaştığı için artık kolumuz koptuğundan evde bile kanguruda dolaşıyordu.


Tosunum benim! Üç aylık…
Gıdığını yerim ben onun
4 Haziran 2007
Ege kendi etrafında (saat gibi) dönüyor. Gıdıklanıyor. Hoppa yaptığımızda kıkır kıkır gülüyor.

11 Haziran 2007
Ege bugün çok güzel “anne” dedi. 3 aydır anne diyordu zaten ama bugünkü çok güzeldi.

Babasının veya benim burnumuzu, çenemizi ya da neremiz denk gelirse diş kaşıyıcısı olarak kullanıyordu tosbağacık. Ama en çok parmağımızla kaşımayı seviyordu:)


Ayaklarını da yerim, her yerini yerim…


25 Haziran 2007
Ege emekleme çabasında. Önce bir dizinin üstüne kalkıp ötekini yanına getiriyor, ayaklarıyla kendini öne doğru itiyor. Biraz ilerleyip ulaşamadığı oyuncağına ulaşmayı başardı. Ama her zaman ileri gidemiyor. Kollarıyla kendini geri iterek geri geri gidiyor. Kuzum benim öyle tatlı ki.

28 Haziran 2007
Ege, biberondan kendisi su içmeyi öğrendi. Yemek yedirirken kaşığı alıp kaşıkla oynamak istiyor, bu yüzden de yemek yedirmek çok zorlaştı. Sürekli bir şeyleri almak bir şeyleri ağzına götürmek ve oynamak istiyor.
Bazen lavaboya sokup yıkıyorduk Egeyi, öyle hoşuna gidiyordu ki:) Kat kat tat şeklinde kuzum.
1 Temmuz 2007
Ege sabah 06.45te kalktı. Yatakta oynarken ba-ba-ba-ba-ba demeye başladı. Emeklemesi ilerliyor. Birkaç adım emekliyor. Ma-ma-ma-ma dedi. Anlamını bilmese de heceliyor.

Banyo yaparken keyfine diyecek yoktu, keşke şimdi de öyle olsa…
3 Temmuz 2007
Ege bugün ilk defa “baba” dedi. Anlamını bilmese de…

11 Temmuz 2007
Ege bu sabah babasına el saldıktan sonra “ay ay ay” dedi. Artık oturuyor
Parmaklarını yiye yiye bitiremedi kuzucuğum
Bal oğlum
Tükürük çıkarmayı keşfetmişti:)


14 Temmuz 2007
Ege ilk yarasını yaptı; üst dudağını vurdu ve kanattı. Ege’nin alt-ön-sağ dişi çıktı. Artık emeklerken ellerini daha kolay atıyor, daha seri emekliyor.




16 Temmuz 2007
Egenin ikinci dişi de çıktı. Ön-alt-sol dişi.Dünyanın en güzel çocusuuuuuu
İki dişli tatlı canavarım:)
Annesine koşa koşa gelirmiş kuzucuğum!
Kuzucuğumun pirinçleriiiii

21 Temmuz 2007
Ege çok güzel emeklediği gibi ziyan işlemeye de başladı artık, salondaki çiçeğin toprağını eşelemiş, elleri-üstü başı hep topraktı… O kadar tatlıydı ki canım benim… Artık bir şeylere tutunup kalkmaya çalışıyor.

Koca gözlüm benim
28 Temmuz 2007
Bütün gün evdeydik. Ege geçen hafta bir şeylere tutunarak kalkmayı öğrendi. Tutunarak kalkıyor ama daha tam olarak dengesini sağlayamıyor. Salondaki sehpayı kaldırdık. Halının üzerine örtü seriyoruz; halının kıllarını yutmasın diye… Sürekli şarjlı süpürge elimizde toz, kıl, ne varsa süpürüyoruz. Banyo yaparken de kafasının yıkanmasından hiç hoşlanmıyor artık, daha önce böyle bir problem yoktu… Kafasını yıkamaya başladığımız an ayağa kalkıyor, daha da devam edersek yaygarayı basıyor… Dişleri biraz daha uzadı ve henüz iki tanecik olmasına rağmen ısırınca canımızı acıtıyor (her ne kadar kendisi farkında olmasa da). Salondaki çiçekler ilgi alanında, büyük çiçeğin toprağını şu ana kadar üç kez eşeledi, neyse ki ağzına atmadan yakaladık… Yaprakları koparmak için can atıyor… Koparttırmıyoruz… Kopartılmaması gerektiğini öğrensin diye, öğreniyor mu bilmem ¿ bir de şarjlı süpürgeden çok korkuyor :) süpürge elimdeyken almaya çalışıyor ama sonra korkup bana sarılıyor… Korkması için bir sebep olmadığını anlatmaya çalışıyoruz ama henüz çok küçük ve anlamıyor… Ama öyle tatlı ki… Sabah eline metal limonluğu verdim, mutfakta yanımda oynasın diye… Çok güzel oynadı ama alt komşular biraz rahatsız olmuş olabilirler :) Limonluğu alıyor, havaya kaldırıp bırakıyor ve sonra nasıl dönerek duruyor onu izliyor… O kadar hoşuna gitti ki… Atıyor, peşinden gidiyor, sonra bir daha atıyor bir daha izliyor… Kuzum benim…

Düdük çalmayı ilk öğrendiği zaman ne güldüydük, düdük ağzında nefes alıp verdikçe ses çıkıyor. O da bunu anladığı için daha kuvvetli üflemeye çalışıyor. Düdük çala çala emekliyordu tosbağam:)))
29 Temmuz 2007
Ege artık her şeye uzanmaya çalışıyor, nereden, nasıl uzak tutacağımızı şaşırdık… İstediği şeyi vermeyince de kıyamet kopuyor… Vermeyeceğimiz şeyi göstermemek en iyi çözüm… Ege’ye sandalet aradık ama yine bulamadık, kalmamış… Bakalım napacaz…

2 Ağustos 2007
Bugün Ege yeni öğrendiği bir marifetini gösteriyordu bana. Aynur hanım ona çıngırağını sallamasını öğretmiş. O da gülerek bana gösteriyordu. O salladı ben alkışladım, o salladı ben alkışladım ve bu belki on kez tekrarladı. O kadar tatlıydı ki.

15 Ağustos 2007
Turunçta günler çok güzel geçti. Sabahları 07.00 da Ege uyanıyordu, annem gelip Egeyi alıyor bir-bir buçuk saat oyalıyordu, sonra da uykusu geldiği için getiriyordu. Biraz daha uyuduktan sonra kahvaltıya iniyorduk. Kahvaltıdan da hemen denize. Bir-iki saat denizde kaldıktan sonra yine Egeyi uyutmaya. Öyle yoruluyordu ki kuzucuğum, resmen sızıyordu. Geçen gün Tahir Egeyi duşta yıkarken Ege uyuya kalmış, Tahir’in ödü patlamış, bir şey mi oldu acaba diye:) Öğle saatlerinde dışarı çıkmıyorduk, saat 15.00–16.00 civarlarında aşağı çay bahçesine gidip bir şeyler yedikten sonra tekrar denize gidiyorduk. Denizden sonra yine Ege’yi uyutma, bu arada babamla Tahir’in piştileri, akşam da yemeğe iniyorduk. Yemekten sonra Turuncu bir dolaşıp, birer çay içip dönüyorduk otele… Güzel geçti




22 Eylül 2007
Ege ishal oldu. Ve de nezle, burnu akıyor kuzucuğumun… O kadar tatlı “anne” diyor ki… Gelip kafasını göğsüme koyup sarılıyor, o kadar hoşuma gidiyor ki. Gördüğü her şeye “a aaaa” demeye başladı. Orkun’un peşinden gidiyor ve onu rahat bırakmıyor, dayısını çok seviyor…

23 Eylül 2007
Akşam Ege uyku konusunda felaketti. Gece yarısına kadar uyumadı ve de dayısının peşinden de ayrılmadı… Karanlık olmasına rağmen emekleye emekleye dayısının odasının kapısına gidip içeri bakıyordu, ışıklar tamamen kapanınca gidemedi tabi, ama uyumak da istemedi. 01.00’a kadar oyun oynadık… Legoları ben yaptım o bozdu, plastik bardaklardan kuleler yaptık, bardakları iç içe koydum onları tek tek çıkardı… Sonunda iyice uykusu geldi, meme istedi ve gidip uyuduk…

13 Ekim 2007
Ege artık yürümeye çalışıyor, bir-iki adım atıyor ama devam edemiyor, day day durmayı da geçti artık baya ayakta duruyor. Benim küçükken korktuğum oyuncağımdan, Avni’den, Ege de korktu. “Eeğyy” diyip atıyor. “Mam” diyor, anne ve baba diyor. Söylediklerimizi anlıyor, hayır dediklerimizi anlıyor, mümkünse yapmıyor, daha doğrusu biz ısrarcıysak yapmıyor. “Cee” oyununu çok seviyor, saklanıyor sonra bize “cee” yapıyor. Özgül elindeki oyuncağı yakalasın diye indirip kaldırıyordu, Ege de onu yakalamaya çalışıyordu. Baktı ki yakalayamıyor saklanıp pusuya yattı, sonra birden çıkıp yakalamaya çalıştı, aynı kedi gibi, öyle güldük ki. Aklını kullanıyor benim kuzucuğum. Bu da çok hoşuma gidiyor doğrusu. Benim akıllı oğlum.

4 Aralık 2007

Ege artık yürüyor


8 Ocak 2011 Cumartesi

2011 Yılbaşı

Bu seneki yılbaşımız da İstanbul'da ailecek geçti. Özgüller, annemler, Orkun ve biz güzel vakit geçirdik. Daha sonraki akşam Çağdaş da katıldı. Ege çok eğlendi. İlk günler Deniz ve Doğa'yı pek sevdirtmedi bize. Ancak sabahları Ege uyurken seviyorduk kuzucukları. İlk gittiğimiz gün annemler yoktu, ertesi gün geldiler ama Ege'ye bunu anlatmak pek kolay olmadı. "Anneannem nerde, dedem niye yok, ne zaman gelecek, gelsin çabuk, şimdi gelsin" derken sonunda telefon açmak zorunda kaldık. Ertesi gün onlar gelince Ege'nin keyfine diyecek yoktu. Sayılı gün çabuk geçti tabi...
Ege Şehnaz teyzesiyle tren oynuyor, Ege'nin bilmem kaçıncı treniyle...
Tahir Deniz, Doğa ve Ege'ye Noel Baba şapkaları ve çorapları diktirmişti ama Ege inat ederek giymedi. Onun yerine ben giymek zorunda kaldım, gerçi fena da olmadı:)



Ege'nin kızgın bakışları

Benim tatlı oğlum, bal oğlum
Tatlı oğlumun tatlı ağlaması, yerim ben onun ağzını da burnunu da herşeyini de....
Benim minik tontişlerim ve tatlı kuzucuğum.
Ve minik ailem.
Tatil bitti, döndük kürkçü dükkanına:)