Lilypie Fifth Birthday tickers

Lilypie Fifth Birthday tickers

11 Nisan 2010 Pazar

Antepteyiz

Martın ikinci haftası Burdurdan Antepe taşındık. Çoook uzun ve yorucu bir yolculuktu. Yeni evimiz Burdurdakinden daha büyük. Burdurdaki de çok büyüktü, buradaki biraz fazla büyük ama güzel. Rahat rahat yerleştik. Annem gelmeseydi çok zorlanırdım ama annemle beraber üç günde yerleştik. Sonra da biraz gezdik.

Annem, Ege ve ben eski Antepe gittik. Bakırcılar çarşısındayız.

Ege alışveriş merkezindeki küçük lunaparkta...
Gözlerini yan yan döndürmesi insanı gülmekten öldürüyor... nistagmus:)

Banu ve Boranın oğlu Ilgazın doğumgününe gittik, eğlenceliydi.


Veeee Ege kreşe başladı. Bu da ilk günümüz.
İlk hafta ben de onunla kreşteydim, o içeride sınıftayken ben kameradan onu izliyordum. Bu yüzden de çok rahattı ama ikinci hafta ben de kreşte olmama rağmen Egeye işe gittiğimi söyledik ve kıyametler koptu. İki hafta boyunca ağlayarak okula geldi. Hala daha sabahları gitmek istemiyor. Her sabah "anne beni okula dötürme" "anne işe ditme" "anne okuldan sonra beni neden almican?" "anne neden işe gidiyon?" "anne sen de okulda kal" gibi bir dünya soru ve istekle boğuşmak zorunda kalıyorum. Her sabah ben bırakıp her akşam ben alıyorum. Babasını istemiyor. Bir buçuk senedir babasından ayrı olunca ona alışması da o kadar kolay olmuyor.
Kreşe başlamasıyla hastalıkları da başladı. Şu anda üçüncü gribi geçiyoruz. Önce Ege peşinden Tahirle ben... Bıktık hastalıktan... Bir gece Ege salonda uyuya kaldı, ben de yanında oturuyordum. Beş dakikalığına içeri gittim. Babası yanındaydı. Geldiğimde Ege bana bir kızdı "ben babamı tanımıyomkiiiii, niye beni bırakıyorsun" diye. Gülsem mi ağlasam mı? Kuzucuğumun evi değişti, bakıcısı gitti, kreş geldi, üstelik babasını da tanımıyormuş:) Sabit kalan tek şey "anne". Napsınki çocuğum. Bazen "evimize gidelim anne, ben burayı sevmedim, götür beni" diyor. Alışması çok zaman alacak bence.



Antepte dünyanın en büyük üçüncü hayvanat bahçesi varmış, onu görmeye gittik geçen hafta. Akvaryum kısmını çok beğendik.



Ve de bu ağaçları, leylak ağacı diye düşündük ama emin değilim. Süperdi diyebilirim. Her yer bunlarla doluydu ve öyle güzel kokuyorlarki....
Tabiiki Ege çabuk yoruldu. Sayesinde bizim de yorulmamız çok sürmedi:)
Ege de mi doktor olma yolunda acaba :) Onun ben o küçücük ellerini yerim.... Balım benim.
Bu haftasonu tutturdu "kum alalım" diye, şu moon sand dediklerinden.Tv'da reklamlarını sürekli izleyince almama şansımız kalmıyor. Gerçi güzel birşeymiş, biz de epey oynadık.



5 Nisan 2010 Pazartesi

Burdurdan ayrılıyoruz:(

Egecim babaannesinden ayrıldı. Öyle şanslıydık ki böyle güzel insanlarla tanıştığımız için. Gözüm arkada kalmadan bıraktım Egeyi. Çok tatlı, temiz, dürüst biriydi Anakadın babaannemiz. Çok sevdik onu da, Duygu ablasını da Yufi abisini de Celil amcasını da... Ege hala sayıklıyor babaannesini. Kucak dolusu sevgiler gönderiyoruz onlara ve hepsini çooook öpüyoruz:) Ayrıca Antepe de bekliyoruz.

Veee benim dünya tatlısı arkadaşlarım. Bana çok güzel bir veda partisi hazırlamışlardı. Onlarla çok güzel bir buçuk sene geçirdim ve hepsini ayrı ayrı çok sevdim. Onları unutmayacağım. Umarım onlar da beni unutmazlar.