Lilypie Fifth Birthday tickers

Lilypie Fifth Birthday tickers

14 Kasım 2011 Pazartesi

İki küçük tosbağacık Ege abilerini ziyarete geldi:)

Kurban Bayramında koskoca bir aile olarak hep birlikte Gaziantepteydik.
Fatma-Cihan-Orkun-Özgül-Devrim-Doğa-Deniz-Özlem-Tahir-Ege-Cevriye-Tarık olarak sıralayabilirim. Dediğim gibi koscoca olmuşuz artık:) Hep birlikte olmak güzeldi. Bayramlarda "aile" anlamını buluyor galiba.Deniz yemeğini yerken Ege abisi de ona eşlik ediyor:) Arabaya binmek gibi bir derdi yoktu aslında:)








Bayram sabahından...


Kavaklıta yürüyüş çok renkliydi.














Kuzucuklar, yapraklarla çok eğlendiler.


Dedesi torunlarını oynatıyor:)





Kuzuların da keyfine diyecek yok tabi...





Ege numara yapıyor, Babaanne torununun başında:)


Kurban eti parçalama aşaması:) Baş kasap ve yardımcıları:)


Aslında Antep'e gelmek için yanlış bir zamandı çünkü Antep'te bayramda heryer kapalı olur. Yine de bayramın ikinci "Bayazhan" açıktı ve hep birlikte yemeğe gidebildik. Çocuklarla biraz zor olsa da değişik bir ortam görsünler istedik. Orkun'u askerden önceki son görüşümüzdü. Özlem giderdik.



Özgüller, Orkun ve Tarık salı günü döndüler. Annemler ve kayınvalidem cuma gününe kadar kaldılar. Dolayısıyla onlara daha çok yer gezdirebildik. En azından yeni açılan mozaik müzesini (Zeugma) gördüler. Mozaiklar müthiş eserler, kıymetini bilene... Bir hologram vardı müzede. Suda yüzen yapraklar ve toplar çocuklar bastıkça kaçıyordu. Doğal olarak Ege'nin çoook hoşuna gitti.




Güzel bir bayram geçirdik. Bundan sonra da tüm bayramlarımızı çoluğumuzla çocuğumuzla ailecek, sağlıklı, mutlu ve neşeli geçirmek kısmet olur inşallah...







1 Kasım 2011 Salı

Ekimin son günleri, kasımın ilk günleri ve son tatil:)

Öyle güzel bir hava, güneş ve deniz. Yazdan kalma son günlerdi Antalya'da. 4-5 günlük kısa bir tatil yaptık. Egenin keyfine diyecek yoktu. Maksimum eğlence...

Oğluşumun keyif dansı, aslında daha çok popo dansı:)

Açık havuza girmak istediler. Baba-oğul bir cesaret....

Girmeleri biraz zor oldu, sonuçta hava güzel olsa da sular soğumuştu artık.

Nihayet girdiler, yüzdüler yüzdüler...



Yüzdüler yüzdüler dediğim en fazla 5 dakika sürebildi:) Çünkü dondular...

Koşa koşa çıktılar, havlulara sarındılar. Bir süre ısınamadılar. Açık havuzu seneye kadar rafa kaldırmış olduk.




Deniz kenarında bol bol kumla oynadı, güneşin altında biraz D-vitamini sentezledik:)

Ve Ege'nin favorisi kapalı havuz, çıkmak bilmedi yine. Her tarafımız buruştuktan sonra zor çıkarıyorduk beyzadeyi.




Köpük oyunu...

Bir de marifeti vardı Ege'nin; traş olmuş babası gibi. Odada birkaç dakikalığına bir sessizlik oldu. Egeye seslendim ses yok. Banyoya gittim, bir de ne göreyim. Tahir traş bıçağını aşağıda bırakmış, Ege da bıçağı alıp kaşının ucunu kesmiş, kaşının üstünden doğru yine kesecekmişki canı acımış ve bırakmış. Görüldüğü üzere kaşının üzerinde iki çizgi. Ege'ye sorduğumda

-benim de kıllarım çıktı artık, traş olmam lazım

-oğlum senin nerende kılların var, hani?

-işte, diyerek kaşlarını gösterir:)

Kaşlar da bir çeşit kıl tabi:) Kuzum benim ya, adam oldu da traş olacak. O günleri de görmek kısmet olur inşallah.

Kısacası çok güzel bir tatil oldu. Geceleri Ege'yi de alıp otelin barında gerçekleştirilen cambaz, dans, vb gösterileri izledik. Ege'nin çok hoşuna gitti, hatta danslara o da katıldı. Ege'nin uykusu geldiğinde bizim eğlencemiz de sona eriyordu doğal olarak. Gerçi bizim için eğlencenin dozu ve zamanı kâfiydi. Güzel günler çabuk geçti her zamanki gibi:)