Lilypie Fifth Birthday tickers

Lilypie Fifth Birthday tickers

31 Mart 2011 Perşembe

Ege'nin müsameresi

Çoook tatlılardı yine, Pamuk prenses ve yedi cüceleri ingilizce olarak sahnelediler. Bizimki pembe olan cüce:) Gülmekten öldürdüler bizi.
Benim tatlı oğlum, bal oğlum, cool oğlum:) Kaşlar çatık, ciddi adam:)








Bizimki "grumpy" imiş. Yani huysuz olan:)







Veee günlerdir beklediğimiz, Egenin deyimiyle "danino danino dastane!" folklör oyunu. Çok yakışmış kıyafetleri. Bizimki küçük ağa edasındaydı:) Yine ciddi, göbek önde, eller arkada:) Çooook tatlıydı ya...








İşte kastettiğim tam da buydu, küçük ağa:))






Ve hep birlikte son dansları.












Gösterinin sonunda bütün çocuklara hediye dağıttılar, hediyesini kapan ailesine koştu.
Ege'nin üç öğretmeni; biri ingilizce diğer ikisi sınıf öğretmenleri. Üçü de birbirinden tatlı birbirinden güzeller. Emek verdiler ve güzel birşey ortaya çıkardılar. Ege de öğretmenlerini çok seviyor. İnşallah hep böyle olur.
Oğlum büyüdü artık, insan böyle güzel günlerde duygulanıyor. Allah daha nice güzel günlerini görmeyi nasip etsin inşallah.


Uzun zamandır birikenler:)

Anneanne ve dede Antep'e geldi. Ege bir mutlu bir mutlu. Şımardıkça şımarıyor. Sürekli ikisinin peşinde. Çok özlemiş kuzucuğum. Pazar günü birlikte Antep'te büyük bir park olan kavaklığa gittik. Hava çok güzeldi, yürüdük, Ege oynadı, koştu.


Anneannenin bacağı hafif rahatsız olduğundan yavaş yürüyor, ama ciddi birşey yok. Geçecek kısa zamanda...

Dede torunun resmini çekme peşinde:)
Ege coştu coştu...
Geçen haftasonu Adanadaydık, Mersine de geçtik. Güzel geçti.
Yakışıklı oğluşum poz veriyor :)


Veee iki-üç hafta önce kar yağmıştı Antep'e, yağan kar sadece bir saat kaldı ama neyseki Ege keyfini çıkarabildi. Bütün çocuklar anında sokaktaydı:) Ege kartopu oynadı, melek yaptı, yokuştan aşağı yuvarlandı, kardan adam yaptık... Eve çıktığımızda her tarafı su olmuştu. Çocuğum sonunda aylardır beklediği kara kavuştu.









Kahramanmaraşa gitmiştik, hava pek güzel değildi ama yine de gittik. Meşhur Yaşar pastanesine uğramadan geçmedik. Pastanede insanın kendini kaybetmemesine imkan yoktu.
Egeyle Ilgaz da kendini kaybetti:)